Conan



Şunu bilin ki Prensim, Kabaran okyanusların Atlantis’i
ve onun görkemli kentlerini yutmasından hemen sonra,
Dünya’da o güne kadar görülmemiş bir çağ başlamıştı.
Aryas’ın oğullarının doğduğu bu çağda,
Dünya üzerindeki imparatorluklar ve uygarlıklar,
gökteki yıldızların mavi pırıltıları kadar dağınık fakat belirgindi.
İşte bu sıralarda Kimmeryalı Conan geldi.
Çelik bilekli elinden kılıcını hiç bırakmayan bu kara saçlı, şahin gözlü yiğit,
tüm imparatorlukları sandallı ayağının altında çiğnemek istiyordu.

....... bir nemedya efsanesinden...

İlişkiler(m) üzerine bişeyler yazmak için oturdum bilgisayarın başına ama parmaklarımdan bunlar döküldü. İlginç dimi.

Amerikalı yazar Robert Ervim Howard tarafından yaratılmış fantastik edebiyat karakteri olan Conan, Howard'ın 19361daki trajik intiharından sonra popülerlik kazandı. 1970 yılında Marvel editörleri Stan Lee ve Roy Thomas Conan'ı çizgi roman olarak yayınlamaya karar verdiler ve hayatımı değiştirdiler. Conan karakteri, günümüzden 3200 yıl önce (Howard tarafından Hiborya olarak tanımlanmış çağda), Atlantis'in batmasından 8000 yıl sonra yaşamış Kimmeryada doğmuştur. 15 yaşında katıldığı savaşta esir düşünce hayatı başlar ve maceralar gelir. Daha 18inde Fil kulesine hırsızlık için tırmanır ve ilk aşkı hırsız Jennayı tanır. Daha sonra Hirkanya yolculuğunda kızıl savaşçı (ebedi aşkım) Red Sonyayla tanışır. Sonyadan ayrılan Conan Argos kıyılarında korsanlık yapmaya başlar ve aslant anlamına gelen Amra lakabını alır ve gerçek aşkı kara kıyıların kraliçesi belit ile tanışır ve uzun sure belitin hakkı olan kraliçeliği elde etmesi için savaştı. Pikt sularında bir canavar tarafından belitin öldürülmesi gerçekten hem conan hemde benim için yıkıcı oldu, tabi ben hüngür hüngür aalarken conan belitimizi öldüren yaratığı çıktığı yer olan cehenneme geri gönderdi. Aradan geçen uzun yıllar ve sayısız kadından sonra Akilonya için paralı askerlik yapmaya başladı ve arkadaşlarınında desteği ile kötü kral Numedidesi devirip yerine geçti. Zindanlarda esirken kendisine yardım eden köle kız Zenobyayı kraliçesi yapan Conan Conn, Radegund ve Taurus adında 3 çocuk babası oldu. Ezeli düşmanı Tuth-Amonu yoke den conan 4. Çocuğunun doğumu esnasında kaybettiği karısının üzüntüsü ve 70li yaşlara gelmiş olmanın rahatsızlığı ile kırallığı büyük oğlu Conna bırakarak batı okyanusuna, büyük ihtimalle son yolculuğunu doğru yelken açtı.


Alfredo Alcala ve taramaları

Nedir bu "lanet olası"(!) barbarı bu kadar çekici kılan? Neden bu çizgi roman 39 yıldır bitmek bilmeyen bir iştahla tüketilmekte? Roman, çizgi roman, sinema vs. uyarlandığı her alanda onu cazibe merkezi haline getiren ne? Tüm dünyada, tüm zamanların en çok satan çizgi romanlarından biri olmasının nedeni ne? Kısaca incelemeye çalışalım:
Conan'ın yaratıcısı Robert E. Howard hikayelerinden birinin final tümcesinde şöyle der:
"Barbarlık insanın doğal halidir. Uygarlık ise olayların akışı sonucu oluşan anormal halidir ve sonunda hep barbarlık kazanacaktır."
Barbar Conan tiplemesinin, ele alındığı her alanda bu denli büyük bir ilgi görmesinin en sade açıklaması bu tümcede yatmaktadır.


Ernie Chan ve John Buscema daha ne isteyebilirimki

Conan diğer çizgi roman kahramanlarına benzemez. Cidden barbardır ve Spiderman, Superman vs. gibi düşmanını öldürmek noktasında tereddüt göstermez. En kanlı şekilde bitirir işini. Kadınlara zarar vermez. Ama çok zorda kalırsa, konu üzerinde fazlaca kafa yormaz; onlara da şiddet uygular. Bu açıdan bakıldığında diğer çizgi roman karakterlerinden daha sahicidir. Başı belaya girer; bazı maceralardan yenik ayrılır. Hırsızlık yapar ve bunu soylu bir amaç için değil sadece para kazanmak için yapar. Kısıtlı bir ahlak anlayışı vardır; yoksullara dokunmaz.
Conan karakteri devamlı değişime uğrar. İlk maceralarda saftır; neler olduğunu anlamaz. Büyüden korkar. Fakat ilerleyen maceralarda kurtlaşmaya başlar. "Uygar"(!) dünyanın nasıl işlediğini öğrenir. Bundan yararlanır ama her zaman büyüye ve soyluluğa karşı tavır almıştır. Pek çok hikayede barbarlığın özgürlük olduğunu ve soyluluk, uygarlık gibi kavramların insanı özünden uzaklaştırdığı ima edilir. Conan emir almaktan hiç hoşlanmaz. Girdiği her ortamda lider olmaya çalışır. Sonunda kral olur zaten. Conan'ın yaşlanıyor olması da hikayeye devamlılık kazandırır. Zaten (bildiğimiz) son hikayede Conan yaklaşık 65-70 yaşındadır ve eskisi gibi dövüşememektedir.
Conan'ın çağında kadın erkek ilişkileri basittir. Birkaçı hariç bütün kadınlar pasif konumdadır. Conan'ın çoğu macerasında yanında bir kadını olmuştur. Her ne kadar öyle bilinmese de Conan kadınlara kötü davranmaz. Onların düşüncelerine de önem verir. Ama kavga ve savaştan ibaret olan dünyada onların büyük oranda işlevsiz olduklarını düşünür.
Conan'ın dinle ilişkisi de değişiktir. Conan'ın tanrısı Crom kullarının dualarını pek dinlemez çünkü o, insanlarına doğuştan savaşma gücü vermiştir. Yani yeryüzünde ihtiyaç duyacakları en önemli şeyi peşin peşin vermiştir. Daha ne istemektedirler ki? O yüzden biraz kayıtsız bir tanrıdır Crom.
Conan basit bir kılıç-büyü konseptine dayanmamaktadır. Belki olay örüntülerinde çokça fantastik ve göksel olaylar olagelir ama bu gerçeküstücü tınılar, ortamı saran acımasız gerçekçiliği yok edemez. İnsanı insan yapan en kaba güdüleri iskontosuz bir şekilde yansıtır Conan. Dünya bir cangıldır ve hayat acımasızdır. Hayatta kalmak istiyorsan asla hata yapmamalı ve güçlü olmak zorundasındır. Gücünü bencilce kullanmalı, kimsenin gözünün yaşına bakmamalısındır. Bu konuda en ufak bir zaaf gösterecek olursan mezarlıkta yer hazırlatmana bile gerek yoktur. Başka barbarlar, kemiklerini köpeklerine yedireceklerdir.
Görüldüğü üzere Conan hayatın ta kendisidir. Ne eksik, ne fazla. "Unutulmuş tanrıların haykırışları ve uzun zaman önce ölmüş kahramanların boşluğu saran çığlıkları arasında, layık olanlar seçilmeye başlandı bile. Oysa dudakları mühürlü kadınlar Hyperborealı ruhların çığlıklarını duymuyor gibiydi. Sisler arasındaki son yolculuklarına çıkarken, kasvetli sessizlikte ak kanatlı bineklerini yukarıya mahmuzladılar. Ve kara yeleli barbar bir tanrının son yeminini hatırladı: ‘Yakında kralların ölümüne tanık olacaksın. Evet. Ve daha fazlasının..." (Cilt 1 Sayfa:63)
Conan'ı bu kadar çok sevmemize neden olan unsurlar arasında en önemlisini ise itiraflar bölümü olarak finale sakladım. Conan beyazperdeye taşındığında başrolleri halihazırda California Valisi olan Arnold Schwarzenegger ile Brigitte Nielsen isimli bir Viking kızı paylaşıyorlardı. Bu muhteşem ikilinin dişi olanı, tüm gençliğimizin seks ikoniçesiydi ve dünyada ve bütün zamanlarda, bir memelinin taşımış olduğu en güzel memeleri taşıyan şahsiyet ünvanına sahipti.


John Buscemaya ait bir kapak baskısı (ebayde bikaç onbin dolarlara satılıyor)

Tabi birde Conanı bu kadar büyük ve ünlü yapan bir diğer unsurda çoğunlukla Roy Thomasın yazdığı senaryolar ve Alfredo Alcala, Gary Kwapisz, Mike Docherty, Erny Chan, John Buscema ve Barry Smithin ölümsüz çizimleridir. Özellikle Alcalanın ışık ve gölge için kullandığı tarama teknikleri, Kwapiszin hasta detaycılığı ve tüm alemdeki en iyi çizgiroman çizeri olarak kabul gören John Buscema çizimleri üstüne Ernie Chanın çinileri ortaokul ve lise yıllarımda dünyamı şekillendirmişti.


..........Gary Kwapisz

5 yorum:

Joujou dedi ki...

Brigitte Nielsen mı?? Seks ikoniçesi mi??!! :D "At"larla ilgili bilemediğimiz fantazileriniz mi vardır, nedir? :))) (Çok kızmışsındır sen şimdi) Yani kadınların erkekler karşısında pasif olmaları ütopyası (Conan kadar kararlı ve kontrolü ele alabilen bir erkeğin varlığı ütopyasına karşı) hepimizin hayali ama... Brigitte olmaz yani. Daha narin ölçülerde bir kadın yok muydu o dönemde arkadaşım?? :))

Bulloween dedi ki...

Hehehehehe "at fantazisi" ha, iyiymiş valla. ama ceerim silikonsuz ilk mankenlik yaptığı yılları hatırlamazmısın sen brijit aplamızın?, burdan olmaz ama eve gidince sana kolleksiyondan bikaç foto yollayım bidaha bak alıcı gözüyle ya. Tamam sooradan 25er kiloluk silikon takviyesi falan yaptırdı gözden düştü gönülden ırak oldu ama ahhhhh ahhhhhh sonyaaaa dedirtir hala biz primitiv erkek türüne. Ayrıca kadınların pasif olarak betimlenmesi benim isteğim yada düşüncem deel, sadece çağa özgü bi tasvir bence. Zaten yanında çoğu zaman iyi dövüşen, içen, karakterli ve olabildiğince güzel bi kadında herzaman olmuştur, conancığımın. Ama genede erkek egemen bir dünyadır Hiborya (tanıdık geldimi?);P

Joujou dedi ki...

Ben neden hatırlayayım ki Brigitte ablanın silikonsuz halini? Siz hatırlayın onu. :)) Ben o dönemden hatırlasam hatırlasam Val Kilmer hatırlarım, Patrick Swayze hatırlarım (hatta hiç unutamam :P), gay olmasına rağmen Rupert Everett hatırlarım. Hatta çok zorlarsam Dolph Lundgren isimli ve buz bakışlı kişiyi bile hatırlarım :)).

Bulloween dedi ki...

Dolph Lundgren! hehehehehe yıktın beni beee. Rakideki rus ivan deelmiydi o amca. Hatta biricik birijitim onun eşi rolündeydi. Bööle rusça davay davay dıbırniçka bıdırniçka konuşuyodu demi. Aahhh aaahhhh mazi.

Joujou dedi ki...

Nasıl dağıttım ama?! Sen ortaya Brigitte sürersen ben de Dolph sürerim böyle, dağılırsın! :)))