MUTLU YILLAR!!!!!!!!!!!!!!!


2008 de garip bi şekilde geldi geçti, umarım 2009 bütün süvariler için umdukları gibi geçer.

Sons Of Anarchy

Galiba klüp olarak çoğumuz SOA yı (sons of anarchy) izlemişizdir. Uzun bayram tatilinde diziyi yavaş yavaş ve sindire sindire bikaç kere izledim ve aslında basit bir MC nin öyküsünün altında belkide American History X benzeri bir örgünün olduğunu farkettim yada bana öyle geldi. Bence algısı açık insanların hele birde motor kullananlar gerçekten izlemesi gereken bir dizi olmuş umarım uzun sezonlar boyunca devam eder. Dizide özellikle essas oolanın meçhul babasının yazdığı notlar gerçekten çok etkileyici ilk 6-7 bölümde yakalayabildiğim monologları buraya koyuyorum umarım sizdede bikaç ampulün yanmasına vesile olur.

GİZEMLİ BABADAN YAVRUSUNA NOTLAR:

"Most of us were not violent by nature. We all had our problems with authority, but none of us were sociopaths.”

"We came to realize that when you move your life off the social grid, you give up the safety that society provides.”

"On the fringe...blood and bullets are the rule of law, and if you're a man with convictions, violence is inevitable."

“When we take action to avenge the ones we love, personal justice collides with social and divine justice. We become judge, jury and God. With that choice comes daunting responsibility. Some men cave under that weight, others abuse the momentum. The true outlaw finds the balance between the passion in his heart and the reason in his mind. His solution is always an equal mix of might and right."

Buda gene diziden fakat küçük bir araştırma yapıp tamamını buldum

“The first time I read Emma Goldman (bknz. Notlar)

"Anarchism, stands for liberation of the human mind and the dominion of religion. Liberation of the human body from the dominion of property. Liberation from shackles and the restraint of government. It stands for social order based on the free grouping of individuals.”

The concept was pure, simple, true. It inspired me. Lit a rebellious fire. But ultimately, I learned the lesson that Goldman, Proudhon (bknz. Notlar)and the others learned: that true freedom requires sacrifice and pain. Most human beings only think they want freedom. In truth, they yearn for the bondage of social order, rigid laws, materialism. The only freedom man really wants is the freedom to be comfortable.

Peki nedir bu anarşizm dedikleri die soran olursada işte bir iki basit bilgi.

Anarsizm, toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarsinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çesitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanimlayan sosyal bir terimdir. Anarsi, her kosulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Bu hareketler, merkezi politik yapilar, üretim araçlarinin özel mülkiyeti ve ekonomik kurumlar yerine toplumsal iliskilere dayanan gönüllü etkilesim ve özyönetimi savunur, özgürlük ve otonomi ile karakterize edilen bir toplumu arzular. Bu felsefeler, anarsi terimiyle özgür bireylerin gönüllü etkilesimine dayanan bir toplumu, bireylerin ve topluluklarin alinan kararlardan etkilendikleri ölçüde söz sahibi olmasi düsüncesini ifade eder.

Zorlayici kurumlara ve toplumsal bazli hiyerarsilere karsi olmak anarsizmin asli ilkelerindendir ve ayrica anarsizm gönüllülüge dayanan bir toplumun nasil isleyecegi konusunda olumlu bir görüsü ifade eder. Anarsist felsefeler arasinda hatri sayilir bir çesitlilik vardir. Siddetin anarsizmdeki yeri, ne tür bir ekonomik sistemin olmasi gerektigi, çevre ve endüstriyalizm hakkinda sorular ve diger hareketlerde anarsistlerin rolleri gibi farkli alanlarda çesitli görüsler bulunmaktadir. Anarsist akimlar bu nedenlerle birbirlerinden çok farkli ve hatta karsi olabilirler. Örnegin anarsist komünizmin yani sira Hiristiyan anarsizmi gibi anarsist akimlar da mevcuttur.

Notlar:

Emma Goldman: Rusya doğumlu teyze amerika ve avrupada anarşizm kavramının gelişip yayılmasında büyük bir rol oynamıştır. Anarşizm düsturunda oldukça önemli bir isim.

Pier Joseph Proudon: kendini ilk defa anarşist olarak niteleyen adam. Konu hakkında kitaplar yazan bi araştırmacı.

Sembol olarak kullanılan daire içindeki A ise en çok bilinen sembollerdendir. A anarchy i temsil etmekte olup O ise order(düzen) anlamındadır. İkisi bir arada anarchy is order anlamına geliyoki buda Proudonun ilk sözlerinden biri. Aslında ilk zamanlar kırmızı veya siyah flamalar kullanılmış sembol olarak fakat 70li yıllarda punk akımı ile çember ve A sembolü popüler olmuş ikonik bir imge halini almıştır..


Birazda rezilleşelim.......

Gene bir alkol alımıve ele geçirilen bir fotoğraf makinası sayesinde verilen emo pozlar......
veeeeeee karşınızda süvarilerin bi kısmı. Ayrıca 9 aralık if dimebag anma gecesinde ve 13ündeki partimizde yoklama yapılacaktır, gelmeyen üyelerin velileri ile bi görüşme yapmam gerekecektir ona göre.


Öpülesi kafa (içi çok dolu olmasada ) kaan, bülent, seçkin


bülent, kaan, umut ve heavy metal


- amca o bıyıklar gerçekmi
- evet çocuum, hoşunamı gitti......


gerektiğinde ciddide olunabiliniyo (en azından çalışılıyo)



yorumsuz

3. dünya savaşımı yok artık?........mı acaba

Biliyorum bu bir motor klübü blogu ama sonuçta bu motorlar kendi kendine gitmiyor dimi? Yani birileri bu motorları sürüyor ve o birileri bu ilginç ülkede yaşıyor, gönül rızasıyla yada çaresizce..... Neyse bütün üyelerden şimdiden af dileyerek bana mail olarak gelen bi yazıyı sizlerle paylaşayım dedim. Elin gavuru (çok severim bu lafı, düşünsenize bizde gavurlara göre gavuruz, ne süper bir döngü) bence türkiye denen bu cennethemi çok iyi analiz etmiş. Efendim teşrifatı fazla uzatmadan işte karşınızdaaaaaaaaaaa..................................

Ucuncu Dunya Savasi Turkiye'den cikabilir' baslikli yazi, Le Monde ve Stern'de yayimlandi.

Iste o ilginc yazi:

Ucuncu Dunya Savasi, Turkiye'den cikabilir...

Turkiye, son ve buyuk bir hesaplasmaya dogru gidiyor. Bu ulke korkuldugu gibi irka ya da dine dayali bir bolunme yasamadi. Daha korkunc ve daha temel bir bolunmeyle sakatlandi. Cumhuriyet boyunca suren "kulturel bolunme" artik iyice keskinlesti.
Simdi bir yanda, ayakkabilarini sokak kapisinin onunde cikaran, kadinlarinin basini orttugu, erkeklerinin sokaga pijamayla da cikabildigi, erkek cocuklarinin kahveye gittigi, kizlarinin tam bir baski altinda yasadigi, turkuyle arabesk arasi bir muzikten hoslanan, belki de hic kitap okumamis, hic dansetmemis, hic kari koca birlikte lokantaya gitmemis, hic tiyatro seyretmemis, evlerinde floresan lamba yakan, iyi egitim alamamis, dini inanclari kuvvetli kalabalik bir kitle var.
Diger yanda ise kiz lisesiyle Robert Kolej yelpazesinde egitim gormus, bir dugun salonunda ya da kolej partisinde dansetmis, sinemaya giden, cok fazla olmasa da kitap okumus, muzik zevki pop sarkilarla klasik muzik arasinda dolasan, evi nispeten daha zevkli dosenmis, kizlarin flortune izin verilmese bile goz yumulan, Allah'a inanan ama ibadete pek aldirmayan, kadinlarinin basini ortmedigi, sarabin kalitesinden pek anlamasa da kadin erkek bir arada gidilen bir gezmede icki de icmis, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini birinci gruba kiyasla cok gelismis hisseden, entelektuel duzeyi cok yuksek olmasa da okumus yazmis, Bati standartlarina yakin bir grup var.
Bu iki grubun yasam tarzi birbirinden kopuk. Onlari, Bati'daki siniflar arasinda ortak bir zevk yaratan kilise muzigi, dini resimler, Incil'in sinemalara bile yansimis hikayeleri gibi birlestirecek kulturel bir zemin yok. Hayatlari, zevkleri, inanislari birbirinden farkli. Hatta birbirine dusmanca.
Birinci grup Cumhuriyet boyunca horlanmis, asagilanmis, itilip kakilmis. Simdi bu grup siyasal olarak orgutlendi. Kalabaliklar. Ve her secimi kazanacak siyasi bir gucleri var artik.
Ikinci grup ise azinlikta. Ve artik bir daha secim kazanma ihtimalleri yok. Bu noktada da tarihi bir paradoks ortaya cikiyor.
Daha Batili olan "ikinci grup", Bati'nin siyasi degerlerini kabul ederse bir daha asla iktidari ele geciremeyecegini bildigi icin Bati'ya ve Bati'nin demokratik degerlerine dusman oluyor. Yasam tarzi olarak Bati'ya dusman olan kesim ise iktidari ancak Bati'nin kriterlerini kabul ederek ele gecirebilecegini bildigi icin Bati'yla iliskileri gelistirmek ve demokrasiyi kabullenmek istiyor. Bu kulturel parcalanmada "ordu" onemli bir role sahip.
Eger, birinci grubu desteklerse ve Bati'nin demokrasisi burada kabul gorurse, ordu da iktidarini kaybedecek. Aslinda birinci grubun cocuklarindan olusan ordu, kendi iktidarini surdurebilmek icin, kendisine benzemeyen ikinci grupla isbirligi yapiyor. Bir anlamda kendi koklerine ihanet ediyor. Bu iki grup siyasi iktidar icin son kez carpismak uzere hareketlenmis gozukuyorlar.
Birinci grup ekonomik olarak da guclu artik, Anadolu'da uretim yapiyor, "devletle" arasi iyi olmadigi icin malini dis dunyaya satiyor. Para kazaniyor. Siyasi orgutunu destekliyor. Ikinci grup parasal guc olarak da kuvvetli degil.
Dis dunyayla is yapan, disardan borclanan buyuk burjuvazi, Turkiye'nin ancak demokrasiyle normallesebilecegin e inanan entelektuel kesim, devletin yapisinin degismesi ve dunyayla butunlesmesi gerektigini dusunen bir grup burokrat, birinci grubun destekcileri.Yargi, ordu, burokrasinin onemli bir kismi ikinci grubun arkasinda.
Ikinci grup, siyasetle, demokrasiyle iktidari elinde tutmasinin mumkun olmadigini kavradigindan simdi siyaset ve demokrasi disinda bir cozumun pesinde. Cumhurbaskani secimi kavganin keskinligini ve iki tarafin niyetlerini acikca ortaya koydu. Ordu destekli ikinci grup artik secim de istemiyor. Ve darbe soylentileri gittikce artiyor. Cuntalardan soz ediliyor.
Peki, darbe olursa ne olur? Yasam tarzi Bati'ya daha yakin olan grup orduyla birlikte iktidara gelir ve Bati'nin destegini kaybeder. Avrupa buna kesinlikle karsi cikar. Amerika her zamanki pragmatizmiyle, Kuzey Irak ve Ortadogu politikalarini desteklemesi karsiliginda
darbeyi kabullenebilir aslinda. Ama Amerika'nin onunde de ciddi bir engel var. "Demokrasi getirecegim" diye Irak'i isgal eden bir ulke, dunyaya ve kendi kamuoyuna Turkiye'deki "darbeyi" niye destekledigini aciklayamaz. Ve Irak faciasindan sonra ikinci bir "zorlamayi" gerceklestirecek gucu yok. Istese de istemese de darbeye karsi cikacak.Silahini ve parasini Bati'dan alan bir ordu ve ulke, Bati'dan koptugunda ne yapacak? Sanirim uzun zamandir bunu dusunuyorlar ve korkarim bunun cevabini buldular.
Turkiye'de darbe olursa, tarihte bugune kadar hic gerceklesmemis yeni bir olusumla karsilasacak dunya.Turkiye, olasi bir darbeden sonra, Rusya ve Iran'la ortaklik kurmak isteyecek.Silahi, enerjiyi ve parayi bu iki ulkeden alacak.Rusya'yla Iran'in elindeki dogal gaz, petrol ve nukleer guc, Turkiye'yi bir ureligine de olsa ayakta tutmaya yeter. Ama Rusya, Turkiye, Iran bloku dunyanin butun dengelerini degistirir. Ortadogu'nun kontrolunu tumuyle ele gecirir. Avrupa'yi kucuk kitasina hapseder. Kafkaslar'i, Afganistan'i, Pakistan'i kendi gucune katar. Musluman dunyayla yakin bir iliski kurar. Petrol kaynaklarina egemen olur. Cin'le isbirligi yapabilir.
Bu gelisme, Avrupa, Amerika ve biraz da Japonya'dan olusan "Bati"nin dunyadaki etkinligini inanilmaz bir bicimde azaltir. Yeni blok asker, enerji ve para acisindan cok guclenir. Boylece, Turkiye'deki catlama dunyada buyuk bir catlamaya yol acar. Eger Ucuncu Dunya Savasi cikacaksa, sanirim, bu catlamadan cikar.
"Asla boyle bir sey olmaz" diyebilirsiniz... Niye olmayacagina dair elinizde cok kuvvetli veriler varsa, soyleyin. Ama, ya olursa... Ki bana cok mumkun geliyor. O zaman ne yapacaksiniz? Bugun Turkiye'de kamplasan ve bolunen insanlarin da...Turkiye'yi Avrupa disina itmeye calisan, eski bir imparatorluk olmanin bir yaniyla cok gorkemli, bir yaniyla cok zayif mirasina sahip olan bir ulkeye kustahca davranan, isbirligi yerine "basogretmenlik" yapmaya kalkan Avrupa'nin da...Turkiye politikasinda "ikili" oynayip, kurnazlik ettigini sanan Amerika'nin da...Bu senaryoyu bir dusunmesini isterim dogrusu.
Turkiye'de yaklastigi gorulen kanli bir catismanin butun dunyayi yakmasi sandiginiz kadar uzak bir ihtimal degil. Hic unutmayin ki ilk dunya savasi tek bir tabancanin patlamasiyla baslamisti.

Siz hangi grubun ferdisiniz?