MUTLU YILLAR!!!!!!!!!!!!!!!


2008 de garip bi şekilde geldi geçti, umarım 2009 bütün süvariler için umdukları gibi geçer.

Sons Of Anarchy

Galiba klüp olarak çoğumuz SOA yı (sons of anarchy) izlemişizdir. Uzun bayram tatilinde diziyi yavaş yavaş ve sindire sindire bikaç kere izledim ve aslında basit bir MC nin öyküsünün altında belkide American History X benzeri bir örgünün olduğunu farkettim yada bana öyle geldi. Bence algısı açık insanların hele birde motor kullananlar gerçekten izlemesi gereken bir dizi olmuş umarım uzun sezonlar boyunca devam eder. Dizide özellikle essas oolanın meçhul babasının yazdığı notlar gerçekten çok etkileyici ilk 6-7 bölümde yakalayabildiğim monologları buraya koyuyorum umarım sizdede bikaç ampulün yanmasına vesile olur.

GİZEMLİ BABADAN YAVRUSUNA NOTLAR:

"Most of us were not violent by nature. We all had our problems with authority, but none of us were sociopaths.”

"We came to realize that when you move your life off the social grid, you give up the safety that society provides.”

"On the fringe...blood and bullets are the rule of law, and if you're a man with convictions, violence is inevitable."

“When we take action to avenge the ones we love, personal justice collides with social and divine justice. We become judge, jury and God. With that choice comes daunting responsibility. Some men cave under that weight, others abuse the momentum. The true outlaw finds the balance between the passion in his heart and the reason in his mind. His solution is always an equal mix of might and right."

Buda gene diziden fakat küçük bir araştırma yapıp tamamını buldum

“The first time I read Emma Goldman (bknz. Notlar)

"Anarchism, stands for liberation of the human mind and the dominion of religion. Liberation of the human body from the dominion of property. Liberation from shackles and the restraint of government. It stands for social order based on the free grouping of individuals.”

The concept was pure, simple, true. It inspired me. Lit a rebellious fire. But ultimately, I learned the lesson that Goldman, Proudhon (bknz. Notlar)and the others learned: that true freedom requires sacrifice and pain. Most human beings only think they want freedom. In truth, they yearn for the bondage of social order, rigid laws, materialism. The only freedom man really wants is the freedom to be comfortable.

Peki nedir bu anarşizm dedikleri die soran olursada işte bir iki basit bilgi.

Anarsizm, toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarsinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çesitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanimlayan sosyal bir terimdir. Anarsi, her kosulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Bu hareketler, merkezi politik yapilar, üretim araçlarinin özel mülkiyeti ve ekonomik kurumlar yerine toplumsal iliskilere dayanan gönüllü etkilesim ve özyönetimi savunur, özgürlük ve otonomi ile karakterize edilen bir toplumu arzular. Bu felsefeler, anarsi terimiyle özgür bireylerin gönüllü etkilesimine dayanan bir toplumu, bireylerin ve topluluklarin alinan kararlardan etkilendikleri ölçüde söz sahibi olmasi düsüncesini ifade eder.

Zorlayici kurumlara ve toplumsal bazli hiyerarsilere karsi olmak anarsizmin asli ilkelerindendir ve ayrica anarsizm gönüllülüge dayanan bir toplumun nasil isleyecegi konusunda olumlu bir görüsü ifade eder. Anarsist felsefeler arasinda hatri sayilir bir çesitlilik vardir. Siddetin anarsizmdeki yeri, ne tür bir ekonomik sistemin olmasi gerektigi, çevre ve endüstriyalizm hakkinda sorular ve diger hareketlerde anarsistlerin rolleri gibi farkli alanlarda çesitli görüsler bulunmaktadir. Anarsist akimlar bu nedenlerle birbirlerinden çok farkli ve hatta karsi olabilirler. Örnegin anarsist komünizmin yani sira Hiristiyan anarsizmi gibi anarsist akimlar da mevcuttur.

Notlar:

Emma Goldman: Rusya doğumlu teyze amerika ve avrupada anarşizm kavramının gelişip yayılmasında büyük bir rol oynamıştır. Anarşizm düsturunda oldukça önemli bir isim.

Pier Joseph Proudon: kendini ilk defa anarşist olarak niteleyen adam. Konu hakkında kitaplar yazan bi araştırmacı.

Sembol olarak kullanılan daire içindeki A ise en çok bilinen sembollerdendir. A anarchy i temsil etmekte olup O ise order(düzen) anlamındadır. İkisi bir arada anarchy is order anlamına geliyoki buda Proudonun ilk sözlerinden biri. Aslında ilk zamanlar kırmızı veya siyah flamalar kullanılmış sembol olarak fakat 70li yıllarda punk akımı ile çember ve A sembolü popüler olmuş ikonik bir imge halini almıştır..


Birazda rezilleşelim.......

Gene bir alkol alımıve ele geçirilen bir fotoğraf makinası sayesinde verilen emo pozlar......
veeeeeee karşınızda süvarilerin bi kısmı. Ayrıca 9 aralık if dimebag anma gecesinde ve 13ündeki partimizde yoklama yapılacaktır, gelmeyen üyelerin velileri ile bi görüşme yapmam gerekecektir ona göre.


Öpülesi kafa (içi çok dolu olmasada ) kaan, bülent, seçkin


bülent, kaan, umut ve heavy metal


- amca o bıyıklar gerçekmi
- evet çocuum, hoşunamı gitti......


gerektiğinde ciddide olunabiliniyo (en azından çalışılıyo)



yorumsuz

3. dünya savaşımı yok artık?........mı acaba

Biliyorum bu bir motor klübü blogu ama sonuçta bu motorlar kendi kendine gitmiyor dimi? Yani birileri bu motorları sürüyor ve o birileri bu ilginç ülkede yaşıyor, gönül rızasıyla yada çaresizce..... Neyse bütün üyelerden şimdiden af dileyerek bana mail olarak gelen bi yazıyı sizlerle paylaşayım dedim. Elin gavuru (çok severim bu lafı, düşünsenize bizde gavurlara göre gavuruz, ne süper bir döngü) bence türkiye denen bu cennethemi çok iyi analiz etmiş. Efendim teşrifatı fazla uzatmadan işte karşınızdaaaaaaaaaaa..................................

Ucuncu Dunya Savasi Turkiye'den cikabilir' baslikli yazi, Le Monde ve Stern'de yayimlandi.

Iste o ilginc yazi:

Ucuncu Dunya Savasi, Turkiye'den cikabilir...

Turkiye, son ve buyuk bir hesaplasmaya dogru gidiyor. Bu ulke korkuldugu gibi irka ya da dine dayali bir bolunme yasamadi. Daha korkunc ve daha temel bir bolunmeyle sakatlandi. Cumhuriyet boyunca suren "kulturel bolunme" artik iyice keskinlesti.
Simdi bir yanda, ayakkabilarini sokak kapisinin onunde cikaran, kadinlarinin basini orttugu, erkeklerinin sokaga pijamayla da cikabildigi, erkek cocuklarinin kahveye gittigi, kizlarinin tam bir baski altinda yasadigi, turkuyle arabesk arasi bir muzikten hoslanan, belki de hic kitap okumamis, hic dansetmemis, hic kari koca birlikte lokantaya gitmemis, hic tiyatro seyretmemis, evlerinde floresan lamba yakan, iyi egitim alamamis, dini inanclari kuvvetli kalabalik bir kitle var.
Diger yanda ise kiz lisesiyle Robert Kolej yelpazesinde egitim gormus, bir dugun salonunda ya da kolej partisinde dansetmis, sinemaya giden, cok fazla olmasa da kitap okumus, muzik zevki pop sarkilarla klasik muzik arasinda dolasan, evi nispeten daha zevkli dosenmis, kizlarin flortune izin verilmese bile goz yumulan, Allah'a inanan ama ibadete pek aldirmayan, kadinlarinin basini ortmedigi, sarabin kalitesinden pek anlamasa da kadin erkek bir arada gidilen bir gezmede icki de icmis, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini birinci gruba kiyasla cok gelismis hisseden, entelektuel duzeyi cok yuksek olmasa da okumus yazmis, Bati standartlarina yakin bir grup var.
Bu iki grubun yasam tarzi birbirinden kopuk. Onlari, Bati'daki siniflar arasinda ortak bir zevk yaratan kilise muzigi, dini resimler, Incil'in sinemalara bile yansimis hikayeleri gibi birlestirecek kulturel bir zemin yok. Hayatlari, zevkleri, inanislari birbirinden farkli. Hatta birbirine dusmanca.
Birinci grup Cumhuriyet boyunca horlanmis, asagilanmis, itilip kakilmis. Simdi bu grup siyasal olarak orgutlendi. Kalabaliklar. Ve her secimi kazanacak siyasi bir gucleri var artik.
Ikinci grup ise azinlikta. Ve artik bir daha secim kazanma ihtimalleri yok. Bu noktada da tarihi bir paradoks ortaya cikiyor.
Daha Batili olan "ikinci grup", Bati'nin siyasi degerlerini kabul ederse bir daha asla iktidari ele geciremeyecegini bildigi icin Bati'ya ve Bati'nin demokratik degerlerine dusman oluyor. Yasam tarzi olarak Bati'ya dusman olan kesim ise iktidari ancak Bati'nin kriterlerini kabul ederek ele gecirebilecegini bildigi icin Bati'yla iliskileri gelistirmek ve demokrasiyi kabullenmek istiyor. Bu kulturel parcalanmada "ordu" onemli bir role sahip.
Eger, birinci grubu desteklerse ve Bati'nin demokrasisi burada kabul gorurse, ordu da iktidarini kaybedecek. Aslinda birinci grubun cocuklarindan olusan ordu, kendi iktidarini surdurebilmek icin, kendisine benzemeyen ikinci grupla isbirligi yapiyor. Bir anlamda kendi koklerine ihanet ediyor. Bu iki grup siyasi iktidar icin son kez carpismak uzere hareketlenmis gozukuyorlar.
Birinci grup ekonomik olarak da guclu artik, Anadolu'da uretim yapiyor, "devletle" arasi iyi olmadigi icin malini dis dunyaya satiyor. Para kazaniyor. Siyasi orgutunu destekliyor. Ikinci grup parasal guc olarak da kuvvetli degil.
Dis dunyayla is yapan, disardan borclanan buyuk burjuvazi, Turkiye'nin ancak demokrasiyle normallesebilecegin e inanan entelektuel kesim, devletin yapisinin degismesi ve dunyayla butunlesmesi gerektigini dusunen bir grup burokrat, birinci grubun destekcileri.Yargi, ordu, burokrasinin onemli bir kismi ikinci grubun arkasinda.
Ikinci grup, siyasetle, demokrasiyle iktidari elinde tutmasinin mumkun olmadigini kavradigindan simdi siyaset ve demokrasi disinda bir cozumun pesinde. Cumhurbaskani secimi kavganin keskinligini ve iki tarafin niyetlerini acikca ortaya koydu. Ordu destekli ikinci grup artik secim de istemiyor. Ve darbe soylentileri gittikce artiyor. Cuntalardan soz ediliyor.
Peki, darbe olursa ne olur? Yasam tarzi Bati'ya daha yakin olan grup orduyla birlikte iktidara gelir ve Bati'nin destegini kaybeder. Avrupa buna kesinlikle karsi cikar. Amerika her zamanki pragmatizmiyle, Kuzey Irak ve Ortadogu politikalarini desteklemesi karsiliginda
darbeyi kabullenebilir aslinda. Ama Amerika'nin onunde de ciddi bir engel var. "Demokrasi getirecegim" diye Irak'i isgal eden bir ulke, dunyaya ve kendi kamuoyuna Turkiye'deki "darbeyi" niye destekledigini aciklayamaz. Ve Irak faciasindan sonra ikinci bir "zorlamayi" gerceklestirecek gucu yok. Istese de istemese de darbeye karsi cikacak.Silahini ve parasini Bati'dan alan bir ordu ve ulke, Bati'dan koptugunda ne yapacak? Sanirim uzun zamandir bunu dusunuyorlar ve korkarim bunun cevabini buldular.
Turkiye'de darbe olursa, tarihte bugune kadar hic gerceklesmemis yeni bir olusumla karsilasacak dunya.Turkiye, olasi bir darbeden sonra, Rusya ve Iran'la ortaklik kurmak isteyecek.Silahi, enerjiyi ve parayi bu iki ulkeden alacak.Rusya'yla Iran'in elindeki dogal gaz, petrol ve nukleer guc, Turkiye'yi bir ureligine de olsa ayakta tutmaya yeter. Ama Rusya, Turkiye, Iran bloku dunyanin butun dengelerini degistirir. Ortadogu'nun kontrolunu tumuyle ele gecirir. Avrupa'yi kucuk kitasina hapseder. Kafkaslar'i, Afganistan'i, Pakistan'i kendi gucune katar. Musluman dunyayla yakin bir iliski kurar. Petrol kaynaklarina egemen olur. Cin'le isbirligi yapabilir.
Bu gelisme, Avrupa, Amerika ve biraz da Japonya'dan olusan "Bati"nin dunyadaki etkinligini inanilmaz bir bicimde azaltir. Yeni blok asker, enerji ve para acisindan cok guclenir. Boylece, Turkiye'deki catlama dunyada buyuk bir catlamaya yol acar. Eger Ucuncu Dunya Savasi cikacaksa, sanirim, bu catlamadan cikar.
"Asla boyle bir sey olmaz" diyebilirsiniz... Niye olmayacagina dair elinizde cok kuvvetli veriler varsa, soyleyin. Ama, ya olursa... Ki bana cok mumkun geliyor. O zaman ne yapacaksiniz? Bugun Turkiye'de kamplasan ve bolunen insanlarin da...Turkiye'yi Avrupa disina itmeye calisan, eski bir imparatorluk olmanin bir yaniyla cok gorkemli, bir yaniyla cok zayif mirasina sahip olan bir ulkeye kustahca davranan, isbirligi yerine "basogretmenlik" yapmaya kalkan Avrupa'nin da...Turkiye politikasinda "ikili" oynayip, kurnazlik ettigini sanan Amerika'nin da...Bu senaryoyu bir dusunmesini isterim dogrusu.
Turkiye'de yaklastigi gorulen kanli bir catismanin butun dunyayi yakmasi sandiginiz kadar uzak bir ihtimal degil. Hic unutmayin ki ilk dunya savasi tek bir tabancanin patlamasiyla baslamisti.

Siz hangi grubun ferdisiniz?


"Motorcu" olmak üzerine

Geçenlerde eski motor dergilerini karıştırırken (tabiki tuvalette) bi yazı buldum. Yazar yazının altına kendi adını yazmış ama ben daha öncede okumuştum o yazıyı o yüzden yazının gerçek yazarını bilmeden buraya ekliyorum (birazda kendimce editleyerek hehehehe)(Bir başka blog sayfasından alıntı şeklinde). Belki yabancı bi metindir, birileri çevirmiştir. Neyse yazarı kim, yada çevirmeni bilmiyorum ama okuduğum en tatlı yazılardan biri olduğu için kardeşlerimle paylaşayım dedim.

“Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet hayattır.

Birçok babanın korkusu oğlunun motosiklete binmesidir.Ölümden ve başka her türlü tehlikeli durumun çocuklarının başına gelmesinden korkarlar.

Benim senin başına gelmesinden en çok korktuğum şey ise hayatın zevklerini almadan yaşayan bir eğreltiotu olmandır.

Eğer yapmak istediğin şey orada duruyorsa ve aranızda bir tehlike dikilmişse, senin yapman gereken o tehlikeyi bertaraf edip, istediğin şeye ulaşmaktır. İşte bunu yapamazsan hayatın ancak bir eğreltiotununki kadar heyecanlı olabilir.

Motosiklete bin oğlum, ama dikkat et, Motosiklet tehlikelidir.

O tehlikenin üzerine aptal gibi gitme. Unutma Sun Tzu der ki; “kötü komutanlar önce savaşa girer, sonra nasıl kazanacağını düşünürler; iyi komutanlar önce nasıl kazanacağını bulmadan savaþa girmezler”.

Önce viraja girip de sonra nasıl çıkacağını düşünen aptallardan olma.

Tehlikeleri en küçüğüne kadar bertaraf et. Hep tam koruma kullan, bakımsız motorla yola çıkma, alkollü ya da yorgun binme, kafan bozukken taksi tut, bilmediğin yolda risk alma, diğer araç sürücülerinden köşe bucak kaç.

Tehlikeleri nasıl dibine kadar bertaraf edeceğini bilemiyorsan sakın motosiklete binme, çünkü o zaman bu işi beceremezsin demektir.

Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet aşktır. Sadece kızlardan bahsetmiyorum, motosiklet macerası yaşam aşkıyla doludur.

Güneşi batıracağın yeri bilmek, üzerinde yaşadğıın toprakları karışı karışına gezmek, her yaş ve meslekten insanla yolunu paylaşmak ve bindiğin makinenin üzerinde sanki çığlık atarmış gibi kopup gitmek, hayatı dibine kadar yaşamak, ancak bu araçla mümkündür.

Motosiklet macerasının içinde yaşam aşkı olmayan insanların tek yaptığı ise teknik detayları birbirlerine anlatarak kocaman, yararlı ama sıkıcı bir ansiklopediyi yaşayıp gitmektir.

Aşkın ucunu bırakma, heyecanlı ve renkli ol, sıkıcı olma. Sıkıcı olacaksan arabaya binip, hafta sonları futbol, akşamları ana haber seyrederek yaşayabilirsin, motosiklete ihtiyacın yok.

Günü yakalamayı bil oğlum, motosiklet senin yaşama enstrümanındır.

Kızlardan bahsetmiyorum dediysem, o kadar da demedim tabi. Hani bazen bej bir Keeway üzerinde kırmızı kaskla kuğu gibi giden kamuflaj şortlu bir kız görürsün ya? Git yanaş, merhaba de ona. Seni terslerse, kıza efendi gibi bir selam çakıp gazla bana gel, ensene bir tane patlatayım, sonra bira içmeye gideriz. Hayatı böyle yaşayacaksın işte, öküz gibi, ödlek gibi değil. Hem efendiliğini bozmayacaksın, hem de çılgınlığını koruyacaksın.

Ha hoşlandığın bir kız mı buldun? At motorunun arkasına,Asos'a götür onu, Akçay’ın sularıyla yıka. Can Yücel’in en sevdiğin şiirlerini okurken batan güneşi izlet ona, Domuzbükü’nde yıldızları ört üstüne uyusun. Sonra bu macera için bana teşekkür edeceksin.

Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet isyandır.

İnsanlık tarihi popüler kültürler ve onlara tepkiyle gelişen kültlerle doludur. Rock tarihi, 68 kuşağı, Avrupa bohemleri, Beatnick’ler hep aynı heyecanla tutuştular. Bugün bu ateş bir miktar sönmüş görünse de sen buna aldanma. İnsanoğlunun doğasında isyan vardır ve motosiklet bunun dışa vuruluş şekillerinin en güzellerinden biridir. Motosiklet bir ulaşım aracı değildir, bir isyan aracıdır, bunu kafandan çıkarma.

Hayatın rutinlerine dikkat et oğlum. Efendi ol ama içindeki serseriyi korumayı bil, akşam eve gelince takım elbiseni çıkarıp deri montunu giy.

Her zaman kravatın olabilir ama hiç yuların olmasın, her zaman bir patronun olabilir ama hiç efendin olmasın. Eğer seni zincirliyorlarsa o patronu, arkadaşı ya da sevgiliyi dehleyip, kravatı çöz, kol saatini fırlatıp at, gemileri yakmayı bil.

Hayatımda tanımaktan keyif aldığım insanların neredeyse hepsi, günü geldiğinde hayatında radikal değişiklikler yaparken gözünü kırpmamış insanlardır.

Ve bu insanların neredeyse hepsi motorcudur.

Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet dostluktur.

Bir motosiklet grubuna mutlaka gir. O Motosiklet grubunun içerisindeki bir kavgaya ise asla girme. Unutma ki insanın olduğu yerde sevgi de vardır, kavga da vardır. Toplumdan soyut yaşama, yolu paylaş. Ama kimliğini de kaybetme, yolunu şaşırma. Toplumun içinde dur, ama tek başına ayakta dur, sonuçta yol yalnız senin yolundur unutma.

Herkesle konuştuğun gibi, her tip motora da bin, tutucu olma. “Chopper gitmiyor, dönmüyor” diyenleri takma, altındaki V motorun ritmiyle dans etmeden isyanın ruhunu anlayamazsın. Sıkı bir enduroyla off-road yapmadan doğaya fazla kavuşamazsın. İbrende bir kez olsun 200′leri görmeden de adrenalin seni ilk defa içki içmiş 15 yaşındaki kız gibi sarhoş eder durur. Herkesi dinle ama hiç kimseye kulak asma. Motosiklet türlerinin her biri farklı amaçlarla üretilmiştir, birini seçeceksen seç, ama hepsiyle barışık ol, hiçbirinin fanatiği olma.

Motosiklete bin oğlum, çünkü ben hep motosiklete bindim.

Ve şu hayatımda yaptığım en iyi şeylerden biri bu. Tek bir dakikasından bile pişman değilim ve iyi kötü her maceramın kıymetini bildim.

Hayatta öğrendiğim birçok şeyi bu iki tekerlekli cansız makineden öğrendim.

Motosikletle yaşa oğlum ve aradan yıllar geçerse ve ben motosiklete binemeyecek durumda olursam, gel bana maceralarını anlat, nereleri keşfettiğini, kimlerle hırlaştığını, kimlerle dost olduğunu, hangi şarabı kiminle içip, hangi güneşi nerede batırdığını..

Eğer ben ölmüşsem de çok önemseme. Motor üzerinde ölmüşsem neden pişman olmadığını anlayacak tek kişi sen olacaksın.

Sana bırakacağım en büyük miras, işte bu hayat rehberi, motosikletli hayatın ta kendisidir.

Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet hayatın ta kendisidir. “

Band of Brothers

Efenim dün saat 8 sularında (ne demekse) yoğun alkol alımı ile başlıyan gecenin çok şeye gebe olduğu belliydi zaten. Yeterince alkol yüklemesi yapıldıktan sonra katılınılan black güreşi müsabakasında bütün dereceleri elde etmemiz bu gebeliklerden sadece bir tanesiydi. Akabinde alınan alkolün üstüne kemal ceerimizin sorununu çözebilmek üzere yenimahalle bölgesine intikal ettik. Bir miktar şiddet ve arbede yaşanır heyecanı vardı bünyelerde ama olay yerine vardıımızda olayların bitmiş olduğunu gördük ve olay mahalinden buruk bi şekilde ayrıldık. Peki bu bizi durdurdumu tabiki hayır. Tekrar alkol alındı ama bu seferki gerçekten yıkıcıydı, o kadar biranın üstüne gelen şişeyle tekila hepimizi kendi iç dünyalarımızın sınırlarını keşfetmeye zorladı. bünyeler daha fazla alkol alamıyacak hale gelincede kendimizi mutlu kebapın sıcak çorbalarında kelle, beyin, işkembe, paça parçalarıyla yüzer halde bulduk, soora ölürsek bu gece ölelim mottosuyla hereket eden çete motorsuz arkadaşları evlerine bırakmak suretiyle dağıldı. Bu müthiş geceyi organize edene herkeze çok çok çok teşekkürler, iyiki varsınız kardeşlerim benim. Sizin sayenizde hala bu kamyona biniyorum. Umarım her akşamımız böyle geçer. Hepinize It's a good day to die! diyip kucaklıyorum kardeşlerimi. Fotolar pek yakında......................

Modern Pentatlon Federasyonu Başkanlığı

Türkiye Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı olan Modern Pentatlon Federasyon Başkanlığına, klübümüzün de bir üyesi olan Sayın Turgay Çetinkaya getirilmiştir. Ayrıca gene klübümüz yönetim kurulu üyesi Sayın Hakan Özbek'te aynı federasyonun yönetim kuruluna seçilmiştir. Her iki klüp üyemizede yeni görevleri hayırlı olsun diyor, görevlerinde başarılar diliyoruz.

12 Ekim Göl Şenliği

Tekrar merhabalar,
12 Ekim Pazar günü Eğmir Gölü'nde ODTÜ Göl Şenliği yapılacak.Topluluk standları,jonglörler,çeşitli etkinlikler ve konserler olacak.Hatta benim de klavyeyle eşlik ettiğim eski çizgifilm müziklerini çalan Cartoon Works adlı grubum da büyük olasılıkla sahne alcak.Süvarileri de orda görmek isterim.Çıkacağımız saatler daha belli değil.Ama etkinlik otobüsleri 12 de okuldan kalkıcak yani 1 gibi etkinlikler başlar.Biz de ona göre buluşuruz gidecek olanlarla beraber gideriz.Biz de saat 12 de ODTÜ de buluşalım deyim şimdilik,değişiklik olursa haber veririm.
Görüşmek üzere

9 Ekim Vişnelik - Rock şenliği ve film gösterimi

Merhabalar,
biraz geç oldu ama yeni ayarlayabildik, 9 Ekim perşembe odtü vişnelikte saat 17:00-24:00 arasında konserler ve film gösterimi olacakmış.
http://www.facebook.com/event.php?eid=34964663766
Bizden de Süvariler olarak katılmamızı rica ettiler.Sahne önüne motorları çekicez hatta ayarlayabilirseler sahneye çıkartıcakmışız..Gelebilen herkes gelirse hoş olur.Saat 16.30 da nedjimada buluşuyoruz.Ordan hep beraber geçeriz.Biletler bende giriş bize ücretsiz olcak..Görüşmek üzere

Rock Station ve Süvariler










14 eylül 2008...(devam)

IMGP0866
IMGP0868
IMGP0871 
 IMGP0925

IMGP0947

IMGP0932

IMGP0940

IMGP0941

IMGP0950

Geçmiş Olsun

Değerli üyelerimizden sayın Özleyiş Çetinel ve Adlı Çetinel'in oğulları, önümüzdeki hafta Amerikada dizinden bir operasyon geçirecektir. Bu hafta Özleyiş hanım ve oğulları bu sebeple Amerikada olacaktır. Bütün Süvariler adına güle güle gidip güle güle gelmelerini temenni ediyorum. Umarız operasyon başarıyla sonuçlanır ve biran önce ülkemize geri dönersiniz. Bütün dualarımız ve iyi dileklerimiz sizinle.

14 EYLÜL 2008 SÜVARİLER...

ilk fotoğraflar...
IMGP0887

IMGP0869

IMGP0872

IMGP0881
IMGP0891

Toplanıyoruz!

Bu pazar yani 14.09.2008 tarihinde Kral Taner abimizin mekanında bir gazetenin haberi için bizlerin fotoğrafları çekilecek. Tam kadro patchlerimizle şöyle bir gövde gösterisi yapsak fena olmaz.

bayan motor kullanıcıları için...

Bayan motor kullanıcısı olarak, bayanlar için motorcu kılavuzu yazıyorum blog'uma... biraz geyik, biraz ciddi... buyrunuz linkler:

http://ekinklch.blogspot.com/2008/09/bayan-motor-kullanma-klavuzu-2.html

http://ekinklch.blogspot.com/2008/08/bayan-motor-kullanma-klavuzu.html

ekn.

4 Ağutos Gezisi (devam)




4 Ağustos Gezisi



Grup Patchleri

Grubumuzun resmi patchi oluşturulmadan önce tasarlanmış eski patcherden örnekler. Resmi patchimizde en kısa sürede yayınlanacaktır.

Gezi Kuralları

Bütün süvarilere selamlar. Bu haftasonu yaptığımız keyifli geziyle bir grup olmaya biraz daha yaklaştık. Bu blog sayesinde gezilerle ilgili yorum, resim, video ve fikirlerimizi paylaşabileceğiz.
İsterseniz ilk olarak beraber yapacağımız gezilerin daha güvenli ve keyifli geçebilmesi için uyulması gerekilen kurallardan bahsedelim.

1. Gezilerimizde 1 Yol Kaptanı (katılması durumunda Taner Akdoğan, yokluğu durumunda Okay Yalgın, yokluğu durumunda en kıdemli üyemiz) bulunacak ve gezi boyunca grubun başında gidecektir. Önceden belirlenen rotada gurubu varılacak noktaya götürmek yol kaptanının görevidir. Grubun yolda uyacağı hız limitlerinide belirler ve grubun sabit (ortalama 100km/s) bir hızla yol almasını sağlar. Yolculuk esnasında özel durumlar haricinde kimse yol kaptanının önüne geçemez.

2. Gezilerimizde 1 Artçı (Duruma göre Kaan Dirgin veya Bülent Başara, yoklukları durumunda tecrübeli bir üyemiz) bulunacak ve grubun en arkasında yol alıp hiçbir grup üyesinin geride kalmamasını sağlayacak, gerektiğinde gurubu arkadan sıkıştırarak kopmaları engelleyecek ve yol kaptanının belirlediği hızda yol alınmasını sağlayacaktır.

3. Grup üyelerimiz gezi sırasında gruptan kopmayacak, kestirme yollara sapmayacak, grup bütünlüğünü ve güvenliğini bozmayacak şekilde motor kullanmalıdırlar. Hareket esnasında FERMUAR MODELİ ile hareket edilecektir. Bu modelde yol kaptanı ve artçı belirlendikten sonra diziliş grup içerisindeki hiyerarşiye göre oluşturulacaktır. Gezi esnasında herkez yolculuğa başladığı konumda ilerleyecek kimse bir başka sürücüyü mümkün olduğunca geçmemeye çalışıp grup içi hiyerarşiye saygı gösterecektir. Özel durumlar haricinde (kaza, motorda veya sürücü ve/veya artçıda yolculuk esnasında oluşabilecek rahatsızlıklar gibi) -benzin, bakım, tekerlek havası, tuvalet gibi ihtiyaçlar özel durum değildir, yolculuğa çıkmadan önce çözülmelidir- yol kaptanının belirleyeceği noktalarda durulacaktır.

Fermuar Modeli

4. Bütün üyelerimiz yolculuğun keyifli ve güvenli geçmesi için giyim kuşamına dikkat etmeli yolun uzunluğuna ve hava şartlarına göre giyinmelidir. Ayrıca bütün üyelerimiz, bütün yolculuk boyunca, (molalar veya küçük dinlenmeler haricinde) üstünde grup armalarının bulunduğu ceket yada montlarını üstlerinden çıkarmayacaktır.

5. Yapacağımız yolculuğa katılacak üyelerimizin kararlaştırılan hareket saati ve hareket yerinde bulunmalarıda keyifli bir yolculuk için gerekmektedir.

Bütün Süvarilere güvenli ve keyifli yolculuklar.

Süvariler

Ankarada 2008 yılında kurulan Süvariler Motorsiklet Grubu bu blog sayesinde internet alemlerinde de yerini almıştır. Vatana millete hayırlı olsun.