Kediş



Yıl 2005 kış ayları, yer H.Ü jeolojideki odam nam-ı diğer “Bülent Baba Tekkesi”. Koridorda öğrenci gürültülerinin arasında bir miyavlama duymak o dönemde çok alışılageldik bir hal almıştı. Pis, beyaz renkli göğsünün üstüne siyah gri lekeleri olan minik bir kedi oda oda dolanıp yiyecek bişeyler, sıcak bi kucak arıyor. Belliki ev kedisi, çünkü sokakta barınamamış, dışarı çıkamıyor. Doğaldırki benim labratuvarada düzenli uğramalar da o döneme rastlar. Bilen bilir ben aslen köpeksevergillerdenim, ama bu fıncır aklımı almayı odama girmek için gözlerime baktığı ilk gün becermişti. Güzel bir kuru mama üstüne içilen süt, ve kaloriferin yanındaki koltukta bir uyku, soora sahiple yada köleyle (bakış açısı) oynanan oyunlar kalbimide almasını kolaylaştırdı. Gel zaman git zaman birbirimize iyice alıştık, hatta bazen benle derse bile gelirdi sevimli kedişim. Kediş, evet adı buydu, kediş…. Bi nikolodyon kahramanı kediş ve köpişin yarısı, kediş olanı. Belki bi sürü ismi daha vardı ama o benim için kedişti.





Bir sabah odama gitmeden direk naçoya uğradım kahvaltı için, o yüzden geç kaldım odayı açmaya, nerden bilebilirdimki kedişimin suyunun geldiğini, koridorlarda inleye inleye beni aradığını. Neyse öğrencilerden haber geldi abi koş kedin bi tuhaf diye. Kedişim doğurmak üzere ama yer yok koridorda olmazzzzzz. Hemen açtım odayı götürdüm yatırdım yatağına, ikimizinde ilkti galiba çünkü ne yapacağımızı bilemeden öylece bakındık birbirimize. O elimi yaladı ben patilerini sevdim….. derken acı hemde büyük bir acı, kediş inledi ağladı ıkındı ve dünya güzeli 3 yavru doğurdu 2 saat içinde. Hepsini yaladı temizledi ve pes düştü, son kalan enerjisiyle beni yanlız bırakarak baba olmanın getirdiği salaklıkla. Korktum once yavruları elime almayım diye, çok duydum çünkü “insan kokusu sinerse hayvan yavruya bakmaz” diye nasyonal coorafikte. Ama kediş ööle diildi uyanır uyanmaz yavruları elime alışımı izledi mutlu mutlu, minnacık şipşirin şeylermiş yav bu kedi yavruları. (Bence savaş alanlarına uçaktan bomba yerine yavru kedi atılmalı, bir anneden doğan hiçbir insan evladı bunları mıncırmaktan savaşamaz.)Yavrular büyürken kediş kendine çeki düzen vermeye başladı, pırıl pırıl, dünya güzeli bir kediye dönüştü. Yavrular büyüdü serpildi ve kedişle beraber koridorlarda gezinmeye başladı, tabi sorunlarla birlikte. Ogüne kadar herkezin bildiği sevdiği ama bilmemezlikten geldiği kedi ailesi artık sorun olmaya başladı, insanlar rahatsız oldular ve ben bölüm başkanı odasına davet edildim herzamanki gibi. Neyse yavrulara zaten bakamıyacağımı biliyodum ama bazen insan dertlerini “erteleme” yoluyla çözmeye gidiyor. Hemen herkezi aradım ve bakıcı aileler buldum. Önce beyaz burun gitti, kedişe benzeyen, aileyle hala görüşürüm pek mutlular. Peşinden siyah diğer adıyla yoda gitti Kayanın stüdyoya Mosh dediler ona orda, 2006 yılı kışı kötü haberi geldi askerdeyken bana, karşıdan karşıya geçerken araba çarpmış, ölmüş………. Zarif mosh, tatlı mosh.



Elimde yeşil kalmıştı sadece....bide kedişim. Derken yeşilde tatlı bir ailenin parçası olmak için bıraktı bizi başbaşa, yola çıktığımız gündeki gibi; kediş ve ben. Peşinden askerlik ve okuldan ayrılmak bizi tamamen ayırdı kedişle. Gerçi okula gidiyordum sürekli bahane uydurup kedişi görmeye ama eskisi gibi değildi herşey. İyice sokak kedisi olmuş, naçoda masalara çıkıp yemek dileniyodu. Ama herzamaki gibi çoooook tatlıydı. Uzundur görmedim kedişi, okula gitmedim yada naço tarafına inmedim ama hep aklımdaydı, neyer ne içer nerelerdedir diye. Bu sabah bütün sorularımın cevabını aldım, kediş bölümün alt katında depoların orda son uykusuna yatmış.

Yok yok üzülmedim, ne üzülcem sonuçta pis bir sokak kedisiydi, yemeğimi yerdi sütünü içerdi çeker giderdi, istediği zaman gelir kendini sevdirir istediği zaman pençeleriyle ellerimi parçalardı. İstediği yere istediği zaman kabahatini yapar, pis pis miyavlardı. Ne üzülceem arkasından.
Kediş……………………………………………………………………………………………………………………………….

2 yorum:

Joujou dedi ki...

Üzüldüm... Hiç unutmuyorsun ama. Kaç yıl geçti, hala Can'a benzer bir tane gördüğümde gözlerim dolar. :)

Bulloween dedi ki...

Saol joujoum, geride kalan kedilere allah uzun ömürler versin ;)